Marsiyas’ın Çağrısı
20.08- 28.08.2016
Ezelden beri beklediği flütüne kavuştuktan sonra, gür ormanlarla kaplı Frig dağlarında çala oynaya dolaşan yarı insan yarı keçi (satyr) Marsiyas’ın, liriyle tanrısal ezgiler çalma konusunda usta olan Apollon’u mağlup etmesinin ardından uğradığı zulüm trajik bir varoluş sorunsalını işaret eder: Kazanan kaybetmiştir. Tıpkı Hera tarafından lanetlenmiş Dionysos’un uğruna çığlık çığlığa türkü söyleyen keçilerin tragedya’ları* gibi…
Asırlar boyu insanoğlunun bu gibi duyguları, acıları, zaferleri, yenilgileri müzikle anlatıp, kendini müzikle ifade etmeyi seçmesi de bir tesadüfün ötesinde, bir duygu durumunu ortaya koymakta. Gaia Gallery desteğiyle hazırlanan Marsiyas’ın Çağrısı isimli sergi de, müziğin sadece ve sadece hissiyatına değil, plastik üretimlerle hayat bulan bedenine de bir bakış atıyor.
Antik çağlardan bugüne sanatın, felsefenin, edebiyatın, politikanın ve poetikanın yaşam kozası olmuş bu coğrafyada cereyan eden bu sergi için üç çağdaş sanatçı bir araya geldi. Her biri adeta mitolojik kahramanlar gibi, modern bireyin bugün bile kendisine sorun edindiği trajik meseleleri ve değişen içsel ve dışsal dengeleri ele aldı.
Daha önceki videolarında kullandığı yoğun özel efektlerin, animasyonların ve birbiri ardına hızla akan görüntülerin aksine bu sergi için basit duygulara odaklanan Arda Yalkın’ın, doğaçlama yönü güçlü dört farklı müzisyenle gerçekleştirdiği multikanal videosu, hislerini notalara aktaranların harmonisini dinletiyor bize.
Hayat rutinlerini sürdürürken sükunetlerini korumak zorunda kalan karakterleri heykellerine taşıyan Hande Şekerciler, yaratmak istediği alternatif gerçeklik duygusu ile gözlerini kapatarak kendine, iç sesine odaklanan birini tanıştırıyor bizimle.
Gönül Nuhoğlu ise keçi postuna bürünmüş koro üyelerinin tragedyası aracılığıyla “Nereden geliyoruz, kimiz ve nereye gidiyoruz?” sorularını sormamızı bekliyor, batılı tarihsel insanlığın köklerinin filizlendiği bu topraklarda; cevapların yüzyıllar sonra yavaş yavaş belirmesi umuduyla…
* Kelimenin kökeni, Antik Yunan’da Tragoidia’dan gelir. Tragos (keçi) ve oidie (türkü) sözcüklerinin birleşmesiyle ‘keçilerin türküsü’ anlamında kullanılır. Dionysos şenliklerinde keçi postuna bürünmüş koro üyeleri, tanrının ona bağlı kölelerini simgeler.
İndirmek için tıklayın